29 Nisan 2013 Pazartesi

29 Nisan "Dünya Dans Günü"! Haydi Dansa!





“Dansa Dair”

Dünya, 31 yıldır Dünya Dans Günü’nü kutluyor. UNESCO’ya bağlı  Uluslararası Tiyatro Enstitüsü 27 Mart’ı Tiyatro Günü, 29 Nisan’ı da 18.yüzyılda yaşamış ünlü koreograf dansçı, yazar ve dans reformcusu Fransız Jean-Georges Noverre'nin (1727-1810) doğum günü olması nedeniyle Dünya Dans Günü olarak kabul etmiş.

İlk kez 1982 yılında kutlanmaya başlayan “Dünya Dans Günü” insanlığı dansın ortak dili ile barış ve dostluk içinde birleştirmek amacıyla yola çıkmıştır. 1995’ten bu yana her yıl, tüm sınırları, din, dil, ırk farklılıklarını ortadan kaldıran "dans"ın "birleştirici" özelliğini vurgulamak amacıyla, dans dünyasının iyi tanınan isimlerinden alınan “Dünya Dans Günü Mesajı”, UNESCO uluslararası Tiyatro Enstitüsü’nün Dans Komitesi (ITI), UNESCO Uluslararası Dans Konseyi (IDC) ve Dünya Dans Birliği (The World Dance Alliance, IDA) tarafından birlikte sirküle ediliyor.

Noverra’in biz Türkler için ayrı bir önemi var; değerli sanatçının iki balesi, Türkler üzerinedir. Bunlardan biri “Beş Sultan Hanım”, diğeri ise baş kişisi Kanuni Sultan Süleyman olan “Kıskançlıklar ya da Saray Şenlikleri”dir.


İnsan var olduğundan beri dans, sözsüz bir iletişim aracı olmuştur.

Dans, herkesin anladığı bir dildir, evrenseldir.
Dansın özü, başlangıcı nefestir. Bizi bu dünyaya bağlayan ilk çığlık, bedenimizin bildiği devinimlerle hayata tutunur. Doğduğumuz andan itibaren vücudumuzun bir ritmi vardır. Bu ritim kişiye özgüdür. Nefes alırken, emeklerken, otururken, yürürken, koşarken, okurken, konuşurken, sevişirken ve dans ederken…

İlkel toplumlardan günümüze insanlar birbirleriyle iletişim kurmanın yolunu müzik ve dansı beraber yorumlayarak sağladı. Bu yorumlardan birçok dans çeşidi ortaya çıktı.
Zaman içinde belli danslar, kendilerinden önceki dans türlerinden etkilenerek geliştiler. Her bir dansın, kendini ifade etme tarzı birbirinden farklıydı. Bu ifade tarzları dünyayı etkisi altına alan özgün akımları ortaya çıkardı. 

1930’larda sesli filmlere geçilmesiyle birlikte, müziğin de işin içine girmesiyle danslı sahneler ayrı bir önem kazandı.Greta Garbo’ nun “Mata Hari” deki dansı(1931),George Raft’ın  “Bolero”(1934) ve “Rumba”(1935) filmlerinde Carole Lombard ile kıvrak dansları.
Fred Astair ve partneri Genger Rogers’ın dansları (1933-39). Brigette Bardot’un “Benimle Dans Edermisin”(1934), Rita Hayworth’ın “Gilda”(1946) filmindeki performansları unutulmazlar arasında yer aldı.
En güzel müzikal filmler; “Batı Yakasının Hikayesi”(1961), Tatlı Charity(1969), Hello Dolly(1969), Kabaret(1972), All That Jazz (1979) ve John Travolta’nın (1980) gençlik müzikalleri hiç unutulmadı.

Dans akımları:
1930’lar Çarliston
1940’lar Tango, Vals, Foksrot, Latin(Rumba-Samba), Swing, Bugi bugi
1950’ler Rock’n Roll, Mambo, Cha cha cha (ça ça ça)
1960’lar Merengue, Bachata, Paçenga, La Bamba, Twist
1970’ler Disko, Street dans
1980’ler Break Dans, Salsa
1990’lar Lambada, Macerena, Rap ve Asit House
2013’lere gelindiğinde ise Gangnam Style olarak günümüze kadar zenginleşerek geldi.


Gelişen teknoloji ile birlikte, evrensel olan dans, dans ile ilgilenen herkesin evine girdi. Günümüzde halk oyunlarından Salsa’ya, Tango’dan Bacataya, Break Dans’tan Street Dansa, Mazurka’ dan Latin danslarına, Disko Dans’dan Gangnam Style’ye... 


“Dans medeni bir ihtiyaçtır”diyor Atatürk.

Müziğini seç dansetmeye başla!














Derlemeyi hazırlarken faydalandığım kaynaklar:






dünya dans bildirileri


Bugün dans etmeye gidemezseniz, buyrun youtube


Fred Astair ve partneri Genger Rogers’ ın dansları

Greta Garbo’ nun “Mata Hari” (1931)  
  
George Raft,“Rumba”(1935) ve “Bolero”(1934) filmlerinde Carole Lombard ile :

Brigette Bardot’un “Benimle Dans Edermisin”(1934) 

Rita Hayworth, “Gilda”(1946)
  
John Travolta “Grease”(1978)







4 yorum: