19 Mayıs 2013 Pazar

19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı Kutlu Olsun



1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı, 30 Ekim 1918’de Osmanlı Devleti’nin, Mondros Ateşkes Anlaşmasını imzalamasıyla sona erdi. Bu savaşta yenilen taraf olduğumuz için, Mondros Ateşkes Antlaşması gereğince düşman devletler, başta İngilizler olmak üzere yurdumuzu işgal etmeye başladılar.
Bu antlaşmanın diğer bir maddesi gereğince, ordularımız dağıtılacaktı. O zamanlar Mustafa Kemal, Yıldırım Orduları Grup Komutanı idi. Mustafa Kemal, antlaşmanın koşullarına uyularak, kayıtsız şartsız ordunun teslimini kabul etmedi. Bu olay, hem Türk ulusunun bağımsızlığının, hem de egemenliğinin yok edilmesiydi. Buna rağmen, padişah, Yıldırım Orduları Grubu’nun görevine son verdi.

Mustafa Kemal, geleceği gören bir komutandı. İleride düşmana karşı bir savaşa hazırlıklı bulunmak amacıyla, Yıldırım Ordularına ait silâh ve cephaneyi teslim etmedi. Bu silâh ve cephaneler, ileride Antep, Maraş ve Urfa illerinin savunulmasında kullanıldı. Mustafa Kemal, 13 Kasım 1918’de gizlice İstanbul’a geldi. Aynı gün düşman devletlerine ait gemiler İstanbul’a geldi. İstanbul işgal edildi. İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, Yunanlar ve Ermeniler yurdumuzu işgal ederek girdikleri yerleri yakıp yıkıyorlardı.
Bu durum karşısında çaresiz kalan padişah, bu olaylara seyirci kalıyordu.

Mustafa Kemal, Anadolu’ya geçip, düşmana karşı mücadeleyi oradan başlatmak istiyordu. Bu fikrini o zaman Kurmay Albay olan İsmet İnönü'ye  açtı. Albay İsmet İnönü, Mustafa Kemal’in fikrini benimsedi. Ona yardımcı olacağına dair söz verdi.
Anadolu’daki işgaller, halkın da sabrını taşırmıştı. Bu nedenle vatanseverler Kuvay-ı Miliye (Milli Kuvvetler) birlikleri kurmaya başladılar. Mustafa Kemal bu olup bitenlerden haberdardı. Amacı Türk ulusunun gücünü harekete geçirip, yeni bir Türk devleti kurmaktı.
O günlerde Samsun, Rus istilâsına uğrayan Türk topraklarından göç eden çok sayıda insanın geldiği ve barınma sıkıntısı çektiği bir yer olması yanında, Pontusçu faaliyetlerin yoğun olduğu bir yerdi. Pontusçular halka zulmediyor, evleri yakıyor ve korunmasız Türkleri öldürüyorlardı. İngilizler bu duruma sessiz kaldığı gibi Türklerin asayişi bozduğu yalanı ile 21 Nisan 1919’da Osmanlı Hükümeti’ne bir nota vererek Orta Karadeniz de Türklerin hıristiyanları katlettiklerini bildirdiler. Bununla da yetinmeyip, bunun önüne geçilmediği takdirde bölgenin işgal edileceği tehdidinde bulunmaktan geri kalmadılar. İngilizlerin asıl amacı, pontusçuları kışkırtarak asayişin bozulmasını sağlamak ve bu durumu bahane ederek bölgeyi işgal etmekti.
Bu nedenle İngilizler, padişahtan Samsun ve çevresindeki kargaşayı durdurmasını istediler. Bu istekleri kabul edilmez ise, Samsun’u da işgal edeceklerini padişaha bildirdiler. Osmanlı Hükümeti bu durum karşısında hemen bölgeye yetkili birini göndermek için kolları sıvadı. Mustafa Kemal Paşa üzerinde mutabakat sağlandı. Çünkü Mustafa Kemal Paşa, ikinci meşrutiyetin çalkantılı döneminde siyasete bulaşmamış, girdiği bütün savaşlarda zafer kazanmış başarılı bir kumandandı.
Görevi 9. Ordu Müfettişliği idi. O zaten Anadolu’ya geçmek için böyle bir fırsat arıyordu.
Mustafa Kemal bu görev için 16 Mayıs 1919’da İstanbul’dan Samsun’a doğru Bandırma Vapuru ile hareket etti. Atatürk, 19 Mayıs 1919 pazartesi günü Samsun’a geldi. Hiç vakit kaybetmeden, vatanın kurtarılması için çalışmalara başladı. O, Samsun’a gelmekle Kurtuluş Savaşı’nı başlatmıştı.

 Amacı; tam bağımsız yeni bir Türk Devleti kurmaktı. Bu amaca ulaşmak için halkımızın inanılmaz özverisi ve desteği ile 3 yıl süren çetin çalışmalar yapıldı. 30 Ağustos 1922 de kazanılan zaferle düşmanlar yurdumuzdan çıkarıldı. 29 Ekim 1923’te de cumhuriyet ilân edildi.



19 Mayıs 1919’un Anlam ve Önemi


19 Mayıs 1919, kurtuluş savaşımızın başlangıç tarihidir. Atatürk’ün ve Türk ulusunun yeniden doğduğu gündür. Atatürk bu günü Türk gençliğine “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak armağan etti. Bu bayram daha sonra her 19 Mayıslarda “Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanmaya başladı.


Kaynak: Belirli Günler ve Haftalar, Enver Önder, Fazıl Çakıroğlu, Ali Gümüşay, Erdal Cengizoğlu, Evrensel İletişim Yayınları, sayfa 202.


Ey büyük Ata'm, Türk gençliği olarak hürriyetin, bağımsızlığın, egemenliğin, cumhuriyetin ve İnkılâplarının yılmaz bekçileriyiz. 
   Her zaman, her yerde, her durumda, Atatürk ilkelerinden ayrılmayacağımıza, çağdaş uygarlığa geçmek için; bütün zorlukları yeneceğimize namus ve şeref sözü verir, kendimizi Büyük Türk Milletine adarız.
Türk Gençliği 
T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI
 Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü 
Tüm hakları saklıdır.

Bu yazı aşağıda bulunan sitelerden derlenmiştir.



1 yorum:

  1. Öyle conconlar türedi ki, 19 Mayısın anlamından ziyade castin fiberin poposundaki kılın anlamını düşünmeye daha çok yorar oldular kendilerini. Birileri çıkıp haykırmasa, yada "aha lan işte aha 19 Mayıs bu; bak tarihte neler olmuş; bu sadece laf olsun diye kutlanan bir gün değil demese" unutulup gidecek adeta. Ak ampul partisi böyle günleri kutlamayı yasaklasa da benim içimdeki vatan sevgisini yasaklayamaz; onlar içlerinde sarkozi büyütmeye devam etsinler :)

    YanıtlaSil