1914
yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı, 30 Ekim 1918’de Osmanlı Devleti’nin,
Mondros Ateşkes Anlaşmasını imzalamasıyla sona erdi. Bu savaşta yenilen taraf
olduğumuz için, Mondros Ateşkes Antlaşması gereğince düşman devletler, başta
İngilizler olmak üzere yurdumuzu işgal etmeye başladılar.
Bu
antlaşmanın diğer bir maddesi gereğince, ordularımız dağıtılacaktı. O zamanlar
Mustafa Kemal, Yıldırım Orduları Grup Komutanı idi. Mustafa Kemal, antlaşmanın
koşullarına uyularak, kayıtsız şartsız ordunun teslimini kabul etmedi. Bu olay,
hem Türk ulusunun bağımsızlığının, hem de egemenliğinin yok edilmesiydi. Buna
rağmen, padişah, Yıldırım Orduları Grubu’nun görevine son verdi.
Mustafa
Kemal, geleceği gören bir komutandı. İleride düşmana karşı bir savaşa
hazırlıklı bulunmak amacıyla, Yıldırım Ordularına ait silâh ve cephaneyi teslim
etmedi. Bu silâh ve cephaneler, ileride Antep, Maraş ve Urfa illerinin
savunulmasında kullanıldı. Mustafa Kemal, 13 Kasım 1918’de gizlice İstanbul’a
geldi. Aynı gün düşman devletlerine ait gemiler İstanbul’a geldi. İstanbul
işgal edildi. İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, Yunanlar ve Ermeniler
yurdumuzu işgal ederek girdikleri yerleri yakıp yıkıyorlardı.
Bu
durum karşısında çaresiz kalan padişah, bu olaylara seyirci kalıyordu.
Mustafa
Kemal, Anadolu’ya geçip, düşmana karşı mücadeleyi oradan başlatmak istiyordu.
Bu fikrini o zaman Kurmay Albay olan İsmet İnönü'ye açtı. Albay
İsmet İnönü, Mustafa Kemal’in fikrini benimsedi. Ona yardımcı olacağına dair söz
verdi.
Anadolu’daki
işgaller, halkın da sabrını taşırmıştı. Bu nedenle vatanseverler Kuvay-ı Miliye
(Milli Kuvvetler) birlikleri kurmaya başladılar. Mustafa Kemal bu olup
bitenlerden haberdardı. Amacı Türk ulusunun gücünü harekete geçirip, yeni bir
Türk devleti kurmaktı.
O
günlerde Samsun, Rus istilâsına uğrayan Türk topraklarından göç eden çok sayıda
insanın geldiği ve barınma sıkıntısı çektiği bir yer olması yanında, Pontusçu
faaliyetlerin yoğun olduğu bir yerdi. Pontusçular halka zulmediyor, evleri
yakıyor ve korunmasız Türkleri öldürüyorlardı. İngilizler bu duruma sessiz
kaldığı gibi Türklerin asayişi bozduğu yalanı ile 21 Nisan 1919’da Osmanlı
Hükümeti’ne bir nota vererek Orta Karadeniz de Türklerin hıristiyanları
katlettiklerini bildirdiler. Bununla da yetinmeyip, bunun önüne geçilmediği
takdirde bölgenin işgal edileceği tehdidinde bulunmaktan geri kalmadılar.
İngilizlerin asıl amacı, pontusçuları kışkırtarak asayişin bozulmasını sağlamak
ve bu durumu bahane ederek bölgeyi işgal etmekti.
Bu
nedenle İngilizler, padişahtan Samsun ve çevresindeki kargaşayı durdurmasını
istediler. Bu istekleri kabul edilmez ise, Samsun’u da işgal edeceklerini
padişaha bildirdiler. Osmanlı Hükümeti bu durum karşısında hemen bölgeye
yetkili birini göndermek için kolları sıvadı. Mustafa Kemal Paşa üzerinde
mutabakat sağlandı. Çünkü Mustafa Kemal Paşa, ikinci meşrutiyetin çalkantılı döneminde
siyasete bulaşmamış, girdiği bütün savaşlarda zafer kazanmış başarılı bir
kumandandı.
Görevi
9. Ordu Müfettişliği idi. O zaten Anadolu’ya geçmek için böyle bir fırsat
arıyordu.
Mustafa
Kemal bu görev için 16 Mayıs 1919’da İstanbul’dan Samsun’a doğru Bandırma
Vapuru ile hareket etti. Atatürk, 19 Mayıs 1919 pazartesi günü Samsun’a geldi.
Hiç vakit kaybetmeden, vatanın kurtarılması için çalışmalara başladı. O,
Samsun’a gelmekle Kurtuluş Savaşı’nı başlatmıştı.
Amacı; tam bağımsız yeni bir
Türk Devleti kurmaktı. Bu amaca ulaşmak için halkımızın inanılmaz özverisi ve
desteği ile 3 yıl süren çetin çalışmalar yapıldı. 30 Ağustos 1922 de kazanılan
zaferle düşmanlar yurdumuzdan çıkarıldı. 29 Ekim 1923’te de cumhuriyet ilân
edildi.
19
Mayıs 1919’un Anlam ve Önemi
19 Mayıs 1919, kurtuluş savaşımızın başlangıç
tarihidir. Atatürk’ün ve Türk ulusunun yeniden doğduğu gündür. Atatürk bu günü
Türk gençliğine “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak armağan etti. Bu bayram daha
sonra her 19 Mayıslarda “Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı” olarak
kutlanmaya başladı.
Kaynak: Belirli Günler ve Haftalar, Enver Önder,
Fazıl Çakıroğlu, Ali Gümüşay, Erdal Cengizoğlu, Evrensel İletişim Yayınları,
sayfa 202.
Ey
büyük Ata'm, Türk gençliği olarak hürriyetin,
bağımsızlığın, egemenliğin, cumhuriyetin ve İnkılâplarının yılmaz
bekçileriyiz.
Her zaman, her yerde, her durumda, Atatürk
ilkelerinden ayrılmayacağımıza, çağdaş uygarlığa geçmek için; bütün
zorlukları yeneceğimize namus ve şeref sözü verir, kendimizi Büyük Türk
Milletine adarız.
Türk
Gençliği
T.C. MİLLİ
EĞİTİM BAKANLIĞI
Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü
Tüm hakları saklıdır.
Bu yazı aşağıda bulunan sitelerden derlenmiştir.
|